#40 – Vamık Volkan ve Andımızın Kaldırılması

0
844


Yıllardır dayatılan YENİ ANAYASA’DA ‘Türklüğün yok edilmesi isteniyordu, hala isteniyor!

Amerikalı Türkiye ‘uzmanı’, Henri Barkey, ‘Demokratik açılım, bu anayasa değişmeden yapılamaz!’ demişti. ‘Yeni Anayasa’ ‘Kürt Meselesi’ni halledecekti! Kürt açılımına uygun bir anayasa, asıl hedefti.

İşte andımızın yasaklanması bu süreç içinde ele alınmalı!

8 Ekim 2013’te Erdoğan: “Bal diyerek ağız tatlanmaz” demişti. “Her gün ‘doğruyum’ diyerek doğru, her gün ‘çalışkanım’ diyerek de çalışkan olunmaz” diye devam etmişti. Andımızın yazarı Reşit Galip’e ırkçı demişti.

O gün bugün uyutulan konu Danıştay’daki kurul üyelerinin değiştirilmesi sonucu gündeme geldi ve yasaklama kararı 13 Mart 2021’de alındı!

Ve Cumhuriyetimizin simgelerinden birine daha sessiz sedasız veda ettik.

Bölüm Tam Metni

‘Bölünmez tek ulus’a dayanan ‘cumhuriyet’e ve ‘bayrağım’a bağlı olacağıma and içerim. “Bu Amerika’da her sabah okullarda okutulan bir cümle… Anaokulunda bile 3-5 yaşında çocuklara bu cümle söyletilir.

Peki bunca yıldır söylediğimiz andımızdan kim ne istemiş olabilir? Bu konu 2007’den beri neden birilerinin ağzına dolandı? “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım… Yasam küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak, yurdumu milletimi özümden çok sevmektir.” Yıllarca siyah ya da mavi önlüğümüz ve beyaz yakamızla okul bahçelerinde hep beraber bu cümleleri söylememiz kimlere battı?

Ha keza yeni Anayasa söylemi de öyle… 2007’den beri tartışmada… Ya da ‘Ne Mutlu Türküm Diyene!’ sözünün nefret söylemi ırkçı söylem olduğu tartışması da 2007’den beri ortalıkta!

Bu büyük bir operasyondu. Gelin biraz geriden bugüne gelelim…

Kıbrıs doğumlu Amerikalı bir psikiyatrisi kapıya dayandı. Politik psikolojinin babalarından biriydi Vamık Volkan. Türkiye’nin genetik şifrelerini değiştirmeye gelmişti. Anaokullarından gazetecilere kadar Cumhurbaşkanlığından orduya burnunu sokmadığı yer kalmadı.
‘Vamık David Volkan’ tam adı bu! Biz süreci onun üzerinden anlatacağız ama onun gibi daha pek çok isim bu işlerde görevli.

Kendisi Beyaz Saray Siyaset Psikolojisi eski Danışmanı. Amerikan Psikiyatri Derneği Psikiyatri ve Dışişleri Komitesi üyesi… Harvard Üniversitesi Viyana üniversitesi, Telaviv üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesinde ‘Misafir Öğretim Üyesi.’

2007’de Bahçeşehir Üniversitesinin davetlisi olarak İstanbul’a geldi. Görevi farklı düşüncedeki Kürt grupları bir araya getirerek diyalog ve çözüm sürecini başlatmaktı!
30 yıl boyunca Orta Doğu ülkelerindeki sorunların psikolojik boyutları üzerine çalışıyordu..
Aynı bakışla sinsice Atatürk’ü küçümseyen bir Atatürk kitabı da yazdı. Bazı gazetecilere de aynı bakışla kitaplar yazdırdı, filmler yaptırdı.

2006 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Süheyl Batum, George Washington Üniversitesi Rektörlüğü ile bir anlaşma imzalamıştı. Bahçeşehir Üniversitesinde bir program başlatılacaktı.

Adı: Amerika Araştırmaları Programı!

Ve bu program sayesinde Amerikan Milli Güvenlik Konseyinin, düşünce kuruluşlarının haber alma teşkilatının önemli isimleri Türkiye’ye doluştu. Önce Global Liderlik Forumu toplantısı organize edildi. Gelenler Marc Parris, Morton Abramowitz ve Alan Makovsky gibi isimlerdi.

Irak üçe bölünürken, Kukla bir Kürt devleti kurulurken, küresel memurlar Türkiye’ye doluşmuştu. Hükümete, Cumhurbaşkanına tavsiye mektupları yağıyor. Danışmanların biri gidiyor öbürü geliyordu. Öncelikle basındaki aykırı sesler temizlenecekti. Bendeniz de bu sürecin sonunda TRT’den atıldım.

Amerika’dan gelen tavsiyelere göre öncelikli iş, tırnak içinde Kürt sorununun çözüme kavuşmasıydı.

Bunun için Vamık Volkan elinde yol haritası içeren emirlerle Abdullah Gül’ü ziyaret etti.
Özerklik tartışmaya açılmalı! PKK ile tırnak içinde ‘müzakere’ edilmeliydi!
Dağlardan taşlardan okullardan vesaire ’Ne Mutlu Türküm’ yazıları silinmeliydi!

Okullardan andımız kaldırılmalıydı!

Volkan’ın hükümete sunduğu “Yol Haritası”na uyuldu ve bunların hepsi gerçekleşti. Vamık Volkan’ın emir listesinde 70 madde vardı.

Türkiye’ye ideolojik taarruz 2000’lerin başında başlamıştı. 2003’te Avrupa Birliği koro halinde, ‘Türkiye batıyla bütünleşecekse Türk devleti içindeki Kürtlerin otonomisini kabul etmek zorunda!” diyebiliyordu.

Avrupa için kabul edilebilir bir Türkiye bölünmüş bir Türkiye olabilirdi! Türkiye, Avrupa’ya uyum çerçevesinde ‘demokratikleşecek’ yani etnik bölünmeye hız verecekti;
‘İnsan Haklarını’ geliştirecek, yani gerçek muhalefeti ezecek, bölücüleri destekleyecekti;
‘Özgürlük’ diyecek; PKK’yı özgürleştirecek, meclise sokacak, Habur’da karşılayacak, Kuzey Irak’la bütünleşecekti…

Ayrıca Batı tek ses halinde ‘Türk ulusu fikri tartışmaya açılmalı diyordu.’ Tartışmaların tümü hala bu cümle üzerinden devam etmekte…

Yıllardır dayatılan YENİ ANAYASA’DA ‘Türklüğün yok edilmesi isteniyordu, hala isteniyor! Amerikalı Türkiye ‘uzmanı’, Henri Barkey, ‘Demokratik açılım, bu anayasa değişmeden yapılamaz!’ demişti. ‘Yeni Anayasa’ ‘Kürt Meselesi’ni halledecekti! Kürt açılımına uygun bir anayasa, asıl hedefti.

İşte andımızın yasaklanması bu süreç içinde ele alınmalı!

8 Ekim 2013’te Erdoğan: “Bal diyerek ağız tatlanmaz” demişti. “Her gün ‘doğruyum’ diyerek doğru, her gün ‘çalışkanım’ diyerek de çalışkan olunmaz” diye devam etmişti. Andımızın yazarı Reşit Galip’e ırkçı demişti.

O gün bugün uyutulan konu Danıştay’daki kurul üyelerinin değiştirilmesi sonucu gündeme geldi ve yasaklama kararı 13 Mart 2021’de alındı!

Ve Cumhuriyetimizin simgelerinden birine daha sessiz sedasız veda ettik. Sokaklarda Avrupa sözleşmeleri için yürüyüş yapan arkadaşlar için andın pek bir anlamı olmasa gerek(?) Ya da Vamık Volkan ve hempalarının izin verdiği konularda demokratlar!

Banu AVAR
25 Mart 2021

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz