Demokrasi Havarisi / Banu AVAR

0
1082

9 Nisan Cumartesi saat 21:00’de Dünya Düzeni programının Kanal 99’daki 3. bölümü yayına girecek. Demokrasi Havarisi… bu bölümün adı.
Özeti: Emperyalizmin demokrasi’yi nasıl kullandığı!
‘Demokrasi havarisi’ olarak nasıl ülkelerin zengin kaynaklarına el attığı, vermezlerse bombaladığı…
Hedef ülkelerin içine yerleştirdiği kötü tohumların nasıl kan çicekleri açtığı!..
Muhalefeti, sendika gençlik ve kadın örgütlerini nasıl fonladığı…
Sivil toplum örgütlerinin içine girip, ‘sızma’ tekniğini nasıl uyguladığı…
Medya aracılığıyla nasıl kimlik krizleri çıkardığı etnik bölücülük ve dini ayrımcılığı nasıl kaşıdığı…
Herşey olanca açıklığıyla önümüzdeyken ve çözüm de kendimizken nasıl kendimizi ‘çaresiz’ hisetmemizi sağladığı…
Bunları yaparken içerde iktidar ve muhalefet mekanizmalarını aynı anda kullanması…
İşte Dünya Düzeni’nde bu gibi konulara değiniyoruz.
Özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan örnekler veriyoruz.
Yaygın ve devşirilmiş medyada bulamayacağınız bilgileri derlemeye çalışıyoruz.

*-*-*

Bakın, iktidar ve muhalefet heyetleri Avrupa ve Amerika’yı arşınlıyor…
(Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi) DEİK heyeti ABD’den Türkiye’ye dönüşünde ‘Seçimleri beklemeden Avrasya ve Kuzey Afrika’da işbirliği içinde ekonomik açılımı başlatalım, dedik, Amerikalılar seçimleri bile sormadılar’ diyor.
Neden sorsunlar!
İşler şu anda belli bir rotada gidiyor. Washington’a gore, iktidar ya da muhalefet, şaşırtıcı bir üçüncü seçenek ortaya çıkmadıkça gidişattan memnunlar!
El attıkları, kan damarlarına girdikleri her ülkede aynı düzeneği uygulamaktalar!
İşgâl altında yaşayan Irak’da bile ‘demokrasi’den sözedebiliyorlar. Neden? Ortada sandık var, oy var, seçim var! diyorlar. İktidar ve muhalefeti aynı anda fonluyorlar.
Petrol ellerine geçiyorsa en kanlı diktator demokrat sayılıyor.
En demokratik rejim kapıları batıya kapalıysa ‘dikta’ oluyor!
Emekli CIA ajanı Philip Agee ‘demokratik seçim’ tamlamasını şöyle anlatıyor:

    ‘CIA için demokrasinin bir anlamı yoktur! Eğer bir ülkede seçilmiş bir hükümet varsa ve bizimle işbirliği yapıyorsa, ne ala! Eğer işbirliğini reddediyorsa demokratikmiş değilmiş umurumuzda olmazdı!’

 
Sonuçta düzen şöyle kuruluyor:
Hedef ülkede denetimli, barajlı, bol hileli seçimler yapılır.
Belli başlı partilerin tepe noktasındakiler Washington ve Londra’ya bağlanmıştır…
Adalet sisteminden, eğitime , orduya kadar ‘danışmanlarla’ kontrol altındadır.
Terör örgütleri iş başındadır… Düğmeye basılınca hareket eder, ya da ara verirler…
Özel ordular ve ekonomik tetikçiler verili plan üzerinde ilerlerler…
Ünlü ekonomik tetikçi/itirafçı John Perkins onlarca yıldır yaptıklarını açıklamıştı…Bu açklamalara gore once ülkeler bir ‘ağ’a alınırdı…

    ‘Hedef ülkeye bir milyarlık bir kredi ayarlanır. Mesela Ekvador. Bununla havaalanları yollar köprüler limanlar yapılır. Halkın hiçbir ihtiyacını görmeyecek bir yığın inşaat dikilir gidip yönetimlere rüşvet veririrz Onları büyük miktar krediyi almaya ikna ederiz nasılsa bu paranın yüzde 90’I Amerikaya geri gelecektir. Ülkeyi büyük bir borca sokarız. Bu borç durmadan büyür. Ekvadorun milli bütçesinin yarısını bulur. Sağlık ve eğitime kuruş kalmaz tarım topraklar yokolur Ülkede küçük bir azınlık rüşvetlerle olağanüstü zenginleşir.. halk yokluk içinde debelenir!’

 
Debelenen halkları hall’etmek çok kolaydır… Etnik dini ve benzeri farklılıklar ‘debelenirken’ ortaya çıkar. Nefret artar, dış fonlar gelir, nefret odaklarını bulur. Fonlar dağıtılır. Osman Baydemir’e 37 milyon dolar fon geldiğini eski BM kalkınma örgütü Türkiye temsilcisi Bartu Soral yazmıştır. Fonlar ‘Tahrir meydanları’ yaratmak için kullanılır. Demirtaş bunun altını yeterince çiziyor. Sağır ve kör olmayanlara hatırlatılır…
Ülkelerdeki sivil ağlar iki ayrı koldan çalışırlar:

      1) Sol Batıcı, çağdaş kitleler için Soroscu örgütler işbaşındadır.
    2) Sağ, din eksenli kitle için CIA , Libya’da olduğu gibi El Kaide’ye para aktarır.. İslami gönüllü teşkilatları devreye sokar.

 
Hani ABD’nin düşmanıydı El Kaide. Amerikalı gazeteci Trapley diyor ki: CIA, Libya’da El Kaide’yle başbaşa veriyor… Fonlar, silahlar dağılıyor, katliamlar yapılıyor.
Belge CNN’de: CIA yetkilileri, örgütün ‘kimi silahlandırıp eğitileceğini anlamak için uzun zaman once Libya’ya gitmişti!’ diyor.
Genellikle düğmeye önce Soros ekibi basıyor. Suriye’de olduğu gibi başarı sağlayamazsa CIA tetikçileri ortaya çıkıyor. Lazkiye sokaklarına maskeli adamlarca kurşun saçılıyor. Hükümet yaptı deniyor…
Halk her ne kadar şikayetçi olsa da gelecek felaketi anladı, ülke bütünlüğü için meydanları dolduruyor.
Unutmamak gerekir ki emperyalist darbeler karşıt hareketleri de doğurur…
Tehdit altındaki bölgemizdeki ülkelerde ve Türkiye’de işçi sınıfıyla köylüyle esnafla kadın ve gençlikle kaynaşmış aydınlar, kucaklaştığı gün başka bir dünyaya ilk adım atılacaktır. Her ülkede bu kucaklaşma en geniş platformda, samimi sağ sol dindar kesimi kapsamadıkça başarılı olamayacaktır.
Bugün Afrika’dan Asya’ya demokratik seçim adı altında dünyanın her yanında terör uygulamaktadır… Özgür irade dedikleri, emperyalistlerin kendi iradeleri, özgür seçim adını verdikleri devşirilmiş kuklalar resitalidir!
Ama nereye kadar!!! Onlar bir avuç! … dünyaysa 7 milyar!
Geçen yüzyıl başında oyunu Türkler bozdu… Sızma operasyonuyla ortalığı yeniden karıştırdılar… Şimdi yine Türkler 21. yüzyılda ‘yeni dünya’ oyununu onların başına vuracaklar!
 


 

Önceki İçerikBanu AVAR'dan Birlik Açıklaması
Sonraki İçerikDemokrasi Havarisi – Dünya Düzeni Sezon 2 Bölüm 3
2009’da Avrasya TV'de DÜNYA DÜZENİ adlı haber programını yaptı. 2004-2008 arasında TRT'de ‘SINIRLAR ARASINDA’ Haber Belgesel Programının yapımcısıydı. Londra City University televizyon bölümünde yüksek lisans yapan ve BBC TV Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalışmış, TRT’nin Londra muhabirliğini üstlenmiş; Günaydın, Vatan, Dünya, Politika gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış ve birçok dizi yazıya imza atmıştır. TRT 1 ve TRT 2’de yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendiği "Mozaik" ve "Kaleideskop" programları yayınlanmıştır. "32. Gün" programının ilk yıllarında programın Londra muhabirliğini yapmış ve Kıbrıs, Demirkırat gibi belgesellerde yapımcı, araştırmacı olarak görev almıştır. BEN SEZAR (‘I, Ceasar’), KIRIM SAVAŞI (‘Crimean War’), BÜYÜK OYUN ‘The Great Game’ ve TRUVA ‘Troy’ gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yer almıştır. 1999’da TV8’in belgesel bölümünü kurmuş, 2004’e kadar 30’dan fazla belgesele imza atmıştır. 2004 yılında -Attila İlhan ve Erol Manisalı ile birlikte- işine son verilmiştir. Denizciler, Bir Zamanlar Kıbrıs’da, Artık BİZ DE varız!, Devlerin Savaş Alanı Afganistan, Türkiye Sevdalıları gibi belgesellerden OHRİ, GÜZEL OHRİ Makedonca’ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında bir çok kez gösterime girmiştir; Rıza oğlu Haydar ALİYEV belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca yayınlanmıştır. 2004 yılında yapımına başladığı; Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Avrupa’dan dosyalarla 82 ülkeden konuların yer aldığı Sınırlar Arasında belgeseli 2008 mayıs ayında ABD, İsrail, Gürcistan, İsveç Büyükelçilerinin şikayetleri sonucu yayından kaldırıldı.. Bu gerekçe TRT üst yönetimi tarafından beyan edilmiştir! Avar daha sonra, 2009 Şubat - Haziran arasında AVRASYA TV (ART)'de "DÜNYA DÜZENİ" adlı haber programını yaptı. Banu Avar, 2004-2008 yılları arasında 40'dan fazla kurumdan çeşitli ödüller ve plaketler almıştır. 8 kitabı bulunmaktadır: Sınırlar Arasında (2006) Avrasyalı Olmak (2007) Hangi Avrupa (2007) ‘Böl ve Yut!’ (2008) Hangi Dünya Düzeni (2009) Kaçın Demokrasi Geliyor (2010) Gün O Gündür (2012) Zemberek (2016)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz